Hakkında

Merhaba,

Ben Ekin. Dünyaya 1986 yılında Trabzon'dan katıldım ve yaklaşık 29 yıldır buralardayım. 14 yaşındayken insanın doğadan kopmasının insanı eksilttiğini kelimelere dökmeden fark etmiş olmalıyım ki, gökten zembille iner gibi dağcılık tutkusu indi bünyeme. İki senelik gebelik sürecinin ardından 16 yaşımda dağlara gitmeye, kamp kurmaya ve dağcılık yapmaya başladım. Doğa, huydur bende.

İzmir'de üniversiteye adımımı atar atmaz da kaya tırmanışına başladım. Maksat tabi ki, doğaya daha yakın olmaktı yine. Üniversiteden ve canım İzmir'den ayrıldığım sene ise yogayla tanıştım. Baktım ki, insan kendinden uzaklaşmış ve yakınlaşmak için türlü çareler aramakta, ben yogada buldum çareyi. İki seneden uzun bir süredir de doğayı daha fazla kirletmemek adına bisiklet sürüyorum, hem şehir içinde hem de vakit bulduğumda şehir dışı turlarda.

2013 yılı mayıs ayında, o sıralar yaşadığım memleketim Trabzon'da Zeynep Çelen'in "Kalça Açıcılar ve Merkez Farkındalığı Workshopu"na katıldım. 2014 yılı eylül ayında ise, uzun zamandır hayalini kurduğum ve zamanının gelmesini beklediğim Zeynep Çelen'le 200 Saatlik Yoga Eğitmenliğinin Temelleri Eğitimi'ne başladım; 1 Mart 2015 tarihinde Yoga Alliance onaylı yoga eğitmenliği sertifikasına kavuştum. Arayı soğutmadan da nisan ayında, yine Zeynep Çelen'le 50 Saatlik İleri Seviye Yoga Eğitimi'ne katıldım. Ardından mayıs-ağustos ayları arasında, yeni dönem 200 Saatlik Yoga Eğitmenliği'nin Temelleri Eğitimi'nde asistanlık yaptım. 2015 senesi benim için özellikle yoga eğitimleri konusunda oldukça verimli geçti. Kısmette daha ne var bilemiyorum ama, bir de ay sonunda gerçekleşecek olan, Berivan Aslan ile Yoga Hocalarına Özel Yoğunlaştırılmış Yin Eğitimi'ne katılacağım. Yaklaşık altı aydır özel ve grup yoga dersleri veriyorum. Her ne kadar, 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup, üç sene serbest avukat olarak çalışmış olsam da, yol ya da hayat, çok şükür ki beni buraya getirdi.

Bu yazıyı güncellediğim tarih itibarı ile, 6 senedir yoga yapıyorum. Bu sürede çok yakın olduğum ama neredeyse yabancılaştığım bedenimi yeniden tanıdım, sınırlarımı fark ettim hem fiziksel hem zihinsel; kimi sınırı aştım, kimini hala zorluyorum (Erich Schifmann bunu "sınırları zorlamak" değil de, "sınırlarla flört etmek" olarak tanımlar). Aldığım nefesin değerini ve ne işe yaradığını ve beni nerelere taşıdığını fark ettim. İnsan ilişkilerindeki tıkanıklıkları ve neden kaynaklanmış olabileceklerini ve çözümlerini araştırdım. Kısmen başardım. Dengenin hem hayatta hem de hayatın yansıması olan yoga matında ne kadar önemli olduğunu, neden dengemi kaybettiğimi ve nasıl dengede kalabileceğimi öğrendim.

Yoga, kendini bulmak, bilmek ya da görmek için özgür bir araştırma alanı; her gün yaptığım yoga pratiği ise yepyeni bir araştırma. Doğadan kopmuş insanın belki de fark etmeyerek çektiği acı, bedeninin ne hissettiğini artık göremez hale gelen ve maddesel bütünlüğüyle baş başa kalmış insanla çok benzer. Yogayı bu nedenle biraz da, dış dünyaya fazla döndüğü için iç dünyasından uzaklaşan ve bir süre sonra iç dünyasını göremez hale gelen insanın kendi doğasını araştırması olarak görüyorum.

Doğa bizimle olsun!

Namaste!
24.10.2015


Pokut Yaylası 2013 Foto: Savaş Akman